Eşkıya Düzeni Kendi İçinden Yıkılıyor
Zulüm ile abat olanın akıbetinin berbat olması kaçınılmazdır. Bir de “ilahî adalet” denilen bir şey var ki, hiç şaşmaz ve eninde sonunda muhakkak tecelli eder. Bütün bunları hiç dolandırmadan ve doğrudan doğruya ABD için söylüyorum. Başkasının yetersizliği, yaşadığı sıkıntı, karşılaştığı zorluklar, içine düştüğü kaos ortamı bizi ilgilendirmez diyemeyiz. Söz konusu ABD olunca ilgilenmenin ötesine geçiyor, her şeyi saniyesi saniyesine takip edip, sonuç çıkarıyoruz. O ABD ki dünyanın jandarması olduğu iddiasındadır. Aslında bu bir jandarmalıktan çok eşkıyalıktır. “Demokrasi” kılıfı ile zulmün, gözyaşının ve ölümün her türlüsünü başta mazlum milletler olmak üzere kendisi ve kan ortakları dışındaki herkese hiç tereddüt etmeden mübah görebilmektedir. Şimdi kendisi “demokrasi” kılıflı bir girdabın içindedir ve nerelere sürükleneceği, nelerle karşılaşacağı ve bu işin sonunun nasıl geleceği belli değildir. Ektiğini biçmek, herhâlde bu olmalıdır. Eşkıya düzeni kendi içinden yıkılıyor.
İÇTEN İÇE ÇÜRÜMÜŞ
Yaşananları getirip Trump’ın kabalığına, hazımsızlığına, nevi şahsına mahsus siyaset anlayışı ve uygulamalarına bağlamak son derece sığdır. Kaba, saygısız, hazımsız olduğu doğrudur. Siyaset anlayışının kendi güç ve menfaatleriyle şekillendiği de gerçektir. Ancak böyle bir zihniyetin ABD’ye Başkan olacak zemini nereden bulduğunu görmeden, anlamadan hiçbir yere varılamayacağı da yaşananlarla birlikte ve bütün çıplaklığı ile ortaya çıkmıştır. Kaldı ki, Biden’ın Trump’tan ne farkının olduğu da izaha muhtaçtır. Trump bir sonuçtur. ABD’nin süper güç iddiası ve uygulamalarının altında nasıl içten içe ve derin bir çürüme yaşadığını, dünyayı kendi güdük anlayışı ile dizayn etmeye uğraşırken kendi gerçeklerinden nasıl koptuğunu da ibretle ve hayretle izliyoruz. Demokrasi duruma göre vaziyet almanın bir aracı olarak kullanılır ve içi boşaltılırsa, başkaları gibi ABD için de varılan yer kriz, kaos ve çatışma oluyor.
ADALET OLMAZSA ZULÜM OLUR
Bu kadarla da kalmıyor. İnsan denilen varlığın ihtiyaçları sınırsızdır. Sınırı çizen şeyi sadece kurallarla şekillendirirseniz, bunun ne kalıcı olması mümkündür, ne de düzenli işlemesinin imkânı vardır. Demokrasi bir kurallar rejimidir ama bunun yetmediğini artık biliyoruz ve görüyoruz. Hukuku da bunun içine koyabilirsiniz. Dünyanın en ileri demokrasisini, en iyi hukuk sistemini kurmak ne huzur için, ne refah için yeterli olmuyor. Adalet başka bir şeydir ve hukuk ve demokrasi bunun sadece bir parçasıdır. ABD’nin görünüşte hukuk ve demokrasisi vardır ama ne kendisi için, ne de başkaları için adalet anlayışı hem de ağır şekilde sorunludur. ABD ve bütün emperyalistlerin adaleti kendi kanlı düzenlerini sürdürmek, kendi menfaatlerini öne çıkarmakla sınırlıdır. Başkalarının gözyaşları ve kanı üzerinden kurulan düzen, kendilerine bir süre güç ve imkân sağlayabilir ama bunun kalıcı olması imkânsızdır. Zulüm ile abat olanın akıbetinin berbat olacağını insanlık tarihi söylüyor.
BİDEN’İ ZOR GÜNLER BEKLİYOR
ABD kendi içinde bundan sonra neler yaşar, bu olayların arkası nasıl gelir bunları zaman gösterecektir. Bundan önceki seçimlerde de benzer sorunlar yaşandığını, birkaç defa direkten dönüldüğünü unutmayalım. Bu defa ip kopmuştur. ABD’nin içten içe yaşadığı çürüme ibret verecek biçimde belgelenmiştir ve Washington’da yaşananlardan sonra hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacaktır.
Pandemi süreci bu çürümeyi çok daha belirgin hâle getirmiş hatta her şeyin önüne geçirmiştir. Biden’ı çok zor bir dönemin beklediği muhakkaktır. Bu bir asayiş sorunu değildir.
Polisiye tedbirler arttırılacak, nerede hata yapıldığı mutlaka konuşulacak ve tartışılacaktır. Ancak topyekûn bir büyük çöküş yaşanmaktadır. Buradan bir çıkış yolu bulunur mu, bunu bilemeyiz. Bizim gördüğümüz ve bildiğimiz, başkalarına reva görüleni artık ABD’nin kendisinin yaşadığıdır.
Eminim ki, dünyanın diğer emperyalistleri bu gelişmeleri derin bir endişe ile izlerken, mazlum ve mağdurlar, içlerinden derin bir oh çekiyor.
ÖNCE KENDİ SORUNLARINI ÇÖZSÜNLER
Biden’ın Başkanlığı Kongreden onay almıştır. 20 Ocak’ta Başkanlık görevini devralması kesindir. O zamana kadar nelerin olacağı, olayların nerelere evrileceği elbette önemlidir ama kendilerinin sorunudur. Biz işimize bakalım. Zira bizim ne istediğimiz, nerede durduğumuz, ne istediğimiz, ne yaptığımız gayet nettir.
ABD’nin Türkiye’ye şaşı bakışı, soğuk yaklaşımı sadece bugünle sınırlı değildir ve başından itibaren bu durum hiç değişmemiştir. Kimseden bir şey beklemiyoruz, varlığımızın, birliğimizin, hak ve hukukumuzun gereğini yapıyoruz ve bundan sonra da aynı kararlılığımız hiç kuşkusuz sürecektir.
ABD ve diğer kan emiciler rahatsız olsalar da yolumuz doğrudur. Hiçbir ambargo, hiçbir yaptırım, hiçbir baskı ve tehdit bizi yolumuzdan döndüremez. ABD önce kendi sorunlarını çözsün, bizden istediklerini kendine uygulasın, sonrası zaten gelecektir.
Orhan KARATAŞ
Bu haber 582 kez okundu.