Başlık sizi yanıltmasın. Proje derken; üretime, Türkiye’nin gelişimine yönelik projeler üreten partilerden bahsetmiyorum.
2023 seçimlerine Anglosakson işbirliği ile hazırlanan HDP, CHP, İP, SP, Deva, Gelecek, Yeniden Refah partilerinden bahsediyorum. HDP’yi özellikle en başa koydum çünkü diğerleri HDPKK’nin yedek lastiği, arka bahçesi konumundadır. Emperyalizmin yetki verdiği ve muhatap aldığı tek parti aslında HDPKK’dır. Diğerleri O’na tabidir. ABD ve AB emir ve isteklerini bölücüler üzerinden ulaştırır.
Bu bileşenlerin tek bir projesi var. HDP’yi hükümete taşımak ve zaman içerisinde Türkiye’yi önce vilayetlere bölmek ve sonrasında Özerklik sağlanan belediyelerin referandum kararı ile Sözde Kürdistan’ı kurmak.
Tüm söylemleri; “Başa gelirsek onu yıkacağız, bunu yaptırmayacağız, KHK’lılara (FETÖ) itibarlarını iade edeceğiz, Selahattin Demirtaş’a özgürlük, Kavala’yı serbest bırakın.” olan partilere ümit bağlayanlar neyi umuyorlar?
Türkiye Cumhuriyeti’ni dinamitleyecek ne kadar yapı varsa hepsine tam destek açıklamalarını cesaretle yapanlar size ne vadediyor?
Bölücü değilseniz sadece Erdoğan nefreti ile olacaklara kör olmak doğru mu?
Sizlere güvenip ne kadar cesurca açıklamalar yapıyorlar. Ortam müsait olursa Anayasa’nın ilk 4 maddesini bile konuşmalıyız diyenler ile sizin ortak noktanız nedir?
Bunu “kayış koptu” tabiri ile de açıklayabiliriz. Millet İttifakı’nın bileşenleri dümene HDP’yi oturtmuş, İttifak arabasının kayışı kopmuş son sürat PKK tavizi ile dolu bagajla 2023’e doğru ilerliyor. Yolun sonu uçurum olsa da hükümet olmak için son şansları olduğunu biliyorlar.
Pandeminin Dünya’yı mahvettiği bir aşamada dahi yönetim mekanizmasını demokratik yollardan ele geçiremezlerse umutları yeni bir darbe veya iç karışiklık mı olur? Darbe şansları ordunun temizlenmesi ile bitse de nifak hiç bitmiyor.
Kaybedenler asla bükemedikleri eli öpmezler. Kinlerini tarihsel geçmişlerinden, İslam düşmanlığından beslerler. Türk kinleri o kadar büyüktür ki Türklerin Atayurdu Doğu Türkistan’ı İkinci Dünya Savaşı sonrası Yalta Konferansı ile İngilizler Çin’e verdi. Çin’i Birleşmiş Milletler’e soktu. Şimdi de komik bir iki yüzlülük ile Doğu Türkistan’da Çin zulüm yapıyor diyerek güçlenen Çin ile Türkiye’nin işbirliğini baltalamaya çalışıyorlar. Amerikancı kesimin propogandası ile yürütülen algıları göremeyip Çin’e nefret kusan büyük bir kesim de mevcut. Halbuki düşmanlık ile değil dostluk ile zulüm varsa engel olabilirsiniz. Çin düşmanlığı oradaki kandaşlarımıza soykırıma sebep olur. Amerika’nın oradaki radikal kesimden DEAŞ’a kattığı teröristleri Türklere karşı Suriye’de kullandığını bilmiyor muyuz? Türk Devleti artık hiç bir tahrike kapılmayacak kadar tecrübeye sahiptir.
İran binlerce yıl Türk hakimiyetinde devletler kurmuştur ve 1923’den sonra yine İngiliz’lerin oyunu ile Farsi’lere geçmiştir. Bu coğrafyada Türk hakimiyeti korkulu rüyadır. 300 milyon Türk’ün birleşmesi Batı için kabustur.
Kafkas Altılısı Platformu kurulmak üzeredir. Türkiye, Rusya, Azerbaycan, İran, Gürcistan birlik olma adımları attı. Ermenistan’a da teklif götürüldü ve o da birliğe katılma sinyali verdi. Böylece Ermeniler de diasporanın yönlendirmesinden kurtulacak halkını fakirlikten kurtaracaktır. Amerika’da refah içinde yaşayan ve devamlı Türk nefreti pompalayan bu Amerikan uşaklarından Ermenistan halkı da bıktı. Avrupa Birliği için bir süredir tehlike çanları çalıyor. Bu oluşum AB ile Amerika için güçten düşmeye sebep olur.
2023’de güçlü Dünya ülkeleri zirvesine bölgesel güç olarak Türkiye ya ilave olacak veya bir hükümet değişikliği ile Türkiye güçlü ülkeleri uydu seçecek. Emir veren değil, eskisi gibi emir alan olacak.
Anglosaksonlar yani Amerika Birleşik Devletleri (Amerika’nın bileşenleri AB devletleri ve İsrail’dir) İngiltere, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda Dünya’nın hakimiyetinin kendilerinde olduğuna inanırlar. Dünya üzerinde 189 ülke var. Kendileri hariç gelişimi engellenen ve geri bırakılan diğer ülkeler onlara hizmet için vardır. Enerji dahil yeraltı zenginlikleri Anglosaksonların refahı için harcanmalıdır. Bu ise Türkler muhtaç halde güçsüz tutulursa olabilir.
Osmanlı İmparatorluğu’nu ve geçmiş Türk Devletleri’ni fitne ile nasıl yıktıklarını Türkler çabuk unutuyor. Türkiye Cumhuriyeti hiç yıkılamazmış gibi rehavet içindeyiz. Halbuki Dünya üzerinde binlerce devlet kurulmuş ve 21. Yüzyılda hatırladığımız devletler sınırlı sayıda.
Daha fazla demokrasi, soğan, patates mevzusunun altında yatanı ve dolar oyunu ile ekonomik darboğaza sürüklenen vatandaşların buna neden olan politikaları kavrayamadıklarını görüyoruz. İktisatçının kralı gelse dışa bağımlı bir ülkenin ekonomisini tavizler vermeden düzeltemez. Bunun tam aksi ise gücünü bağımsızlıktan ve tam yerli üretimden alan bir ülkeyi hiçbir ülkenin döviz spekülasyonları yıkamaz.
Çanakkale’de Türklere yenilen İngiliz donanması Amirali ve İngiliz Başbakanı Churchill’in dediğini unutmuyoruz. “Türk’leri ne bir adım ileri ne geri de tutar gibi yapacağız. Hep aynı çizgide bir toplu iğneyi bile üretemeyecek çizgide durduracağız.” Böyle de oldu. Ne üretmeye kalksak daha iyisi ve ucuzu var deyip birilerinin cebini doldurarak güçlenmemizi engellemediler mi? Mühendislerimize kıymadılar mı?
Mustafa Kemal Paşa İstiklal Harbi başlarken ordunun kumandası için yetki istemiş ve tek elden kumanda edilmesi gerektiğini belirterek Başkomutan seçilmişti. İlk işi ise her evden iç çamaşırı yani don, atlet, kefen bezi istemek olmuştu. Düşünün emperyalizme savaş açacağız ve yoksul halkın evlatları savaşa girecek ama askerin yedek donu, fanilası yok. Gömecek kefeni yok. Maddi anlamda hiç bir şeyi yok. Ama neyi var; imanı var, bağımsızlık hayali var, kudretli geçmişindeki gibi saygı duyulan Türk olma umudu var.
Türk Milletine bozkırlar dar gelmiş ve acı ile yoğrulan hayatı hep kendini cenderede bulmuş ve onu azim ile yenerek savaşçı ruha ulaşmış.
Türk Milleti mutfak ile korkutulabilir mi?
***
Diyelim ki Millet İttifakı seçimleri kazandı. Ne hayal ediyorsunuz? Her partiye iki bakanlık vereceklerini belirttiler. HDP’ye hangi iki bakanlığı vereceksiniz?
-İçişleri Bakanlığı verseniz, PKK şehre iner.
-Dışişleri Bakanlığı verseniz, PKK resmi hüviyete kavuşur.
-Adalet Bakanlığı verseniz, tüm PKK’lılar aklanır, serbest kalır.
-Ticaret Bakanlığı verseniz, PKK’lılar ihalelerin hepsini alır.
-Maliye Bakanlığı verseniz, hazine Kandil’e akar.
-Kültür Bakanlığı verseniz Atatürk yazan her yer Ahmet Kaya, Deniz Gezmiş, Mahir Çayan tabelaları ile yer değiştirilir.
-Diyanet İşleri Başkanlığını verseniz, Şeyh Sait kutsanır.
– Spor Bakanlığı verseniz, her yerde bombalar patlatılıp Türk’leri katletme Amed Spor müsabakaları düzenlerler.
-Ulaştırma Bakanlığı verseniz, yollara mayın döşer ve Kandil’e çift gidiş, çift geliş ücretsiz otoban yaparlar.
Binlerce şehidimizin ellerinde kanı olan bu teröristlere makam vereceklere oy mu vereceksiniz?
Yani yönetime gelecek her Millet İttifakı makam sahibi Sözde Kürdistan’ı kurmak için paraca ve yetkiler ile onu güçlü kılacak adımları daha ilk günden atmaya başlar. Yakıp, yıkmak harici halka hizmet projesi olmayan bir ittifaka oy verecek olan varsa beyin melekelerini yitirmiş veya mandacı beyinlidir.
10 seçim kazanmış, milli hamleler yapan, ülke savunmasında ülkemizin öz sermayesi ile yüzde 80’lere varan yerlilik sağlayan ve bağımsız olma adımları atan birine güvenmeyip; 10 seçim kaybetmiş, Erdoğan’ın yarı oyunu almış veya binde bir oranında oy oranına sahip, sırf Amerika’nın kuklası olduğu için aday olan, yıkım politikası hizmetkarı olacak kişiye oy vereceklere devlet parasız psikolojik tedavi önermelidir.
***
Meral Akşener’e Siirt gezisinde bir vatandaş “Burası Kürdistan toprağı” dedi. Peki milliyetçi olduğunu iddia eden ortanın solunu ve sağını bir potada toplayan proje partisinin başı ne cevap verdi. Kem küm “Şimdi sen Kürdistan diye tarif edebilirsin” diye cümleye başlayan ve anlayışlı abla rolünü oynayan Akşener’in HDP’nin hamisi Kılıçdaroğlu’ndan ne farkı var?
Millet İttifakı’nın farklı gibi görünen ama temelde beyin yapıları aynı olan bileşenlerinin Cumhurbaşkanı Adayı tek bir düşüncenin temsilcisi ve icra makamı olacaktır. Bu da hemfikir oldukları Sözde Kürdistan ve Türkiye’yi parçalama projesi.
Bunu daha refah bir toplum ve özgürlük adı altında halkımıza yedirecekler. Fakat uyandıklarında emperyalizme yem olmuş, hasta adam bir Türkiye Cumhuriyeti’ni ellerinde bulacaklar. O da tek bir hamle ile yıkılacak ve belki de küçüle küçüle minnacık kalan topraklardan yeni bir ülke yaratılacak, Anadolu Türk Devleti kurulacaktır.
Bu ne bir komplo teorisi ne de bir ütopya. Bu uyuyan güzel modundaki halinizin öngeremediği sonuç.
***
HDPKK ile Suriye Tezkeresi’ne Hayır oyu veren CHP’nin ittifak içinde olduğu resmen şeffaf hale geldi.
-CHP’den kaçan Atatürk’çüleri Muharrem İnce’nin Partisi kapacak.
-AK Parti’den kaçanı Deva, Gelecek, Saadet Partileri kapacak.
-Yine AK Parti’nin geçmiş hatalarından dolayı nefret hissi ile Cumhur İttifakı’na karşı olup kaçan Milliyetçileri Meral Akşener kapacak.
-Akşener’in emperyalizm baronları ile sıkı ilişkileri ve para transferleri ayyuka çıktığı için onlardan kaçanı Ümit Özdağ’ın Partisi kapacak.
Ama ne tesadüftür ki bu genel başkanlar hep aynı açıklamayı yapıyor ve “Erdoğan karşısında en yüksek oyu alan Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayını destekleyeceğiz.” Diyorlar.
Dönüp dolaşıp, milletin aklını bulandırıp sahte Atatürk’çüler, sahte Milliyetçiler, sahte ülkücüler, sahte ulusalcılar yani Türkiye Cumhuriyeti düşmanları HDPKK ile günün sonunda aynı potada buluşacak. Halka ya Erdoğan, ya bu aday diyecekler.
Yani nefretten kör olmuşlara sıtmayı gösterip vereme razı edecekler.
Bu oyunları görmeyip patates, soğan ile devletin BEKA’sını endekslersen, aklın cebine yenilirse, tünelin sonunda sana ışık gibi gösterilen sahte refah ve özgürlük; işgal edilmiş bir Türkiye Cumhuriyeti ve ezilen bir Türk Milleti’nin başkaldırısı ile içsavaşa sebep olur. Onlarca yıl refah ve huzuru unut. İyi yetişmiş binlerce vatan evladına kıyıma taş döşeme. Milli ol, vatan toprağına ve devletine sahip çık.
Leyla Düzel